2 Eylül 2014 Salı

elhamdüllillahi ala külli hal;

Artık ellerimizin nasıl nasır tutmadığı üzerine düşünebiliriz. Tembelliklerimizi, var olmak adına yok oluşlarımızı, kendi kendiliğimizi vurgulayarak aslında önem vermediğimiz şeylerle mutlu olabiliriz. Öyle olmalıyız, çünkü daha kolay oluyor o zaman, yaşamak.

Bu ilk yazım olmasından mütevelli şunu açıkca söylemeliyim ki, saçmalama hakkım kesinlikle etiketlenmiş ve cüzdanımın o karanlık ve iç yüzünde durmaktadır. Artık sadece O'nu anlatmayı planladığım -insanlar adına komik- yazılarım kesinlikle varlık sahnesinde vukuu bulmaya niyetlilerdir ve ben, tam burada , klavyenin üzerine gölgesini düşüren parmaklarımı, niyetliyimdir gözyaşlarım ile ovmakla.

Hayatım boyunca analiz yapma gereksinimi duymamışdır örneğin; hayatı sade yaşamak için elimden geleni yapmış, yaftalamadan, kırmadan sevmeye , insanı insan olduğu için değeri hakettiğine inandırarak geçirmişimdir günlerimi. İnananlara imanın en alt basamağı olarak görünen ''banane'' kelimesini hayatıma şiar edinmiş, üzmemişimdir kimseleri.

Ha eylül.. Eylül bu arada, en sevdiğim ay. Gözlerimi kapattığımda canlanan bir teması vardır eylülün. O artık sadece bir ay ismi ya da birkaç ağaç değildir zihnimde. Bilen söylemez, söyleyen bilmezdir; ama eylül , onu sevdiğimi ifşa etmektedir , yüreğimde.

Yazmak ki, zannediyorum bir eylemden ötesi. Zannediyorum bir sanrı değil kesinlikle, yani sadece zan etmekle meşgulüm anlayacağınız. Hüsn-i zan'ın temellerini oluşturan 'insan'ın, su-i zan üzere yaşayan, kötü kopyasıyım.

Anlayacağınız, zannediyorum ki siz ne zannediyorsanız, aynen o.

Selman Yurtaslan/ @el_Sirpi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder